Gülek Boğazına Yazık Olmuş!..

Anadolu güneyinde şöyle bir darbımesel vardır: "Din Muhammed dini, boğaz Gülek boğazı"

Aşağıdaki yazı, 1991'de yazılmıştır.. O tarihte Gülek Boğazı'nda otoban yapım çalışmaları vardı. Boğazda dinamitlerin patlatıldığını görünce, Boğaz'ın doğal halini muhafaza etmek için kamuoyu oluşturmaya çalıştım. Bu yazı o maksatla yazılmıştı. Yazıyı şimdi kişisel sayfamda yeniden yayınlarken kısa bir ansiklopedik bilgi de eklemeyi gerekli gördüm.

Giriş: İsa’dan 2000 yıl önce Kilikyalılar Gülek Boğazı'ndaki kayaları parçalayıp, Anadolu ile Suriye arasındaki başlıca gidiş-geliş yolunu ve geçidini açtılar. Kilikia Pylai (Gülek Boğazı) Helen dilinde Kilikya Kapıları (geçitleri) anlamındadır (Strabon II 7,9) Kilikya’daki Bolkar dağları (3585m.) , Medetsiz dağı (3488m.) ve Aydos dağları bir sel gibi durur güneyden gelenlerin önüne. Gülek Boğazı Tarsus kent merkezine 62 km.dir. Buraların en yüksek noktasını Kale dağı oluşturur. Bunun tepesinde Bizanslıların Gülek Kalesi vardır. Gülek Kalesi büklümünden geçince iki taş duvar arası dar bir boğaza girilir. (şimdi otoyol yapılarak genişletilmiştir.) İşte burası Kilikya geçidi ( Gülek Boğazı) dir. Gülek adı Ermenilerin bu boğaz üzerinde kurdukları “Gugulak” yada “Gogulak” denen köyden gelmektedir. Haçlı seferlerini yazan yazarlar “ Porta Judae” adını vermişler. Arap coğrafyacıları ise “ Dark Al- Salame “ olarak adlandırmışlardır. Türkler ise bu boğaza eskiden beri “ Gülek Boğazı” adını vermişler.Ramsay’a göre Gülek Boğazının kaya duvarları o kadar yakındı ki 1833'te Anadolu’ya sefer yapan İbrahim Paşa toplarını geçirmek için bu kayaların bir kısmını açıncaya kadar, yüklü bir deve ancak geçebilirdi. Otoyol yapılmadan önce 10m.genişlikte ve 85m. Uzunlğunda idi. Gülek Boğazı 1.Dünya Savaşına kadar Anadolu ile Kilikya, Suriye arasında tek geçitti. İ.Ö. 333’te Asya seferini yapan Büyük İskender, bu dar boğazı gördükten sonra, güzel talihinden dolayı sevindi.Boğazın güney ucunda sağ taraftaki kocaman kayanın üstünde harap olmuş bir kitabe vardı. Çağlayanın üstünde olan sağ taraftaki yazıtta “Hadrianus” adı okunabilmekte idi. Bu imparatorun yolu yaptırdığı ya da onarttığı anlamına gelebilir.
Gülek’teki tabyalar Çukurova’yı kuzeyden gelecek güçleri önlemek için Mısır Valisi Kavalalı Memet Ali Paşa’nın oğlu İbrahim Paşa tarafından yaptırılmış olup, “Büyük Tabya” ya da “Fenerli Tabya”, diğerine de “Küçük Tabya” adı verilmektedir. Mısır ordusu 1840’da Gülek Boğazından çekilirken, bu tabyalarda 100’den fazla top bırakmış ve 1853 Kırım savaşında bu toplar kullanılmıştır.

Gülek Boğazına yazık olmuşHilmi DULKADİR

Elise'e Reclus'un Cihan Coğrafyası'nda denir ki : Bu arz üstünde hiçbir geçit yolu Gülek Boğazından daha ünlü değildir. "Neden böyle" Çünkü bir kere jeolojik bakımdan Gülek tabiatın en şaşılacak bir harikası. Beş altı yüz metre yüksekliğinde, ancak beş altı metre genişliğinde iki dağ, şimemdifer rayları gibi ikiz bir ahenk içinde, raylar gibi üklüm büklüm, tam üçbuçuk saat uzanıp kıvrılırlar : Hiçbir kara ve kaya çatlağı bu kadar sabırlı bir hendese becerikliliği göstermedi.
Zaten Anadolu cenubunda şöyle bir darbımesel vardır : "Din Muhammed dini, boğaz Gülek boğazı." Bu sözle halk o boğazı da din gibi yüksek görmektedir. Nasıl görmesin ? Halk o tek boğazladır ki daha dünyada iken cennetle cehennemin tatını tattı. Toroslar buzlu rüzgârlarla barınılmaz hale gelince Gülek boğazından inenler aşağıda ılık bir cennet buldular. Sonra yazın aşağısı kavurucu bir cehenneme dönünce de gene bu boğazı tırmananlar dağda serin bir cennete kavuştular : İn cennet; çık Cennet. Belki de Gülek'te dinlerin büyüsünden bir şey var.
Gülek'ten in, iyi; Gülek'ten çık gene iyi, fakat Gülek'ten geçiş, bu, ürpertici bir iş. Güzel, ölçülü, kıvrak Gülek aynı zamanda korkunç da. Beş alti yüz metrelik dimdik iki dağ duvarının dibinde insan bir yumruk kadar küçülüyor. Yürürken sanıyorsun ki devler zindanının dehlizindesiniz. Hani uzun minareler insana sallanıyor gibi gelir, Bir yirmi otuz minare yüksekliğindeki yalçın duvarlar da her büklümde üst taraflarından kımıldanıyorlar ve neredeyse kavuşup kapanıverecekler gibidir. Öksürme, bu duvarlardan bir orduluk uğultusu gelecek: Sesin birini bin yapan Gülek!
Bu boğaz nasıl doğdu ? Bürücek yaylasının altından dalga dalga gelen Haçın sillesi Bulgar dağlarına çarpacak gibi yukar: kıvrılır; Bulgar dağının etekleri de kabara kabara onu karşılamak için aşağı saldırır. Zaten devler dağ ve dağlar da dev gibi değil mi; dağdan bu iki dev tam çarpışacakları anda, birdenbire, koklaşıyorlarmış gibi, duruverirler. Anlaşılan biri erkek, öteki dişi olacak; Savaşmayalım sarmaşalım demişler; hakikaten duruşlarında öpüşen iki dev görünüşü var. Boğazın ağzında, iki dağın birbirine uzattığı kalın ve kabarık birer kaya yuvarlağı hakikaten birer dev dudağı gibi: Güzelim Gülek, desene sen de bir sevda mahsulüsün.
Bu dudak gibi kabarık, ancak üç dört metre aralıkla duran iki kayanın arasında vaktiyle, Romalılar zamanında demir kapılar vardı. Kayalardaki oyuklar bu kapıların üst mafsallanymış. Bu boğaza eskilerce "Kilikya kapılan" denmesi bundandır. (1)
Rahmetli İsmail Habib Sevük "Yurttan Yazılan"nda şöyle der : Ordular orada kannca dizisi gibi incelir ve kumandanlar atlıkarıncalar gibi böbürlenirken Toros bu mmiminiciklerin haline gülerdi : Rabbim, insanlar ne kadar küçük, Toros ne kadar büyükdür!
Şimdi Gülek'e paralı yol yapıyoruz. E —5 karayolu Gülek'e kadar gelmiş; Gülek geçit vermiyor... Toros, hâlâ insanları küçük görüyor. İnsan bu, ben daha büyüğüm diyor ve eline neşteri almış habire dişi olmanın yüzüne vuruyor. Gülek'in bir yüzü darmadağın olmuş; Gülek çirkinleşiyor. Biz Gülek'i coğrafyamızdan atmaya çalışıyoruz. O İskender'in, Mısırlı İbrahim Paşa'nuı, Kanuni'nin, Yavuz'un ordularıyla geçtiği; bir hatıranın yaşandığı Gülek avuçlarımızda buz gibi eriyor,
Gülek Boğazı'nın standart yola açılması için dinamitler patlatılıyor, boğaz genişletiliyor. Acaba boğazın altından geçit (tünelle) denenemez miydi ?
Artık Gülek'i kurtarabilir miyiz bilmem. Bir kitabe var orada. İskender'in ordularıyla boğazı geçerken sabit bir kayaya kazıdığı : "Filip'in oğlu iskender buradan ordularıyla ve kumandanlarıyla geçti". Yazısı şimdi dinamitin ağzında.
Gülek'e yazık olmuş. Bari o kitabe korunsun... Yüreği acışan herkes, "Çevreciğim" diyen her görevli Gülek'le ilgilensin... Çevrecilik sadece denizden karpuz kabuğu toplatmak olmasın... Coğrafyamız sevdirilsin. Hatıralarımız korunsun. Güzelliklerimiz tanıtılsın ve onları tahrip etmeğe asla izin verilmesin.
 (1) ismail Habib Sevük, Yurttan Yazılar, Ankara  1987, s. 180.

 

Bu yazı İçel Kültürü Dergisi'nin Eylül 1991 tarih,yıl 5 sayı 17 ve sayfa 5 de yayınlanmıştır.

Yorumunuzu Ekleyin

Karsın Kurtuluşunu Anlatan Tarihi Bir Kars Kilimi

Kûfi yazılı, gerçek bir sanat eseri iddiası ile sunduğum bu kilimi, Kars'ın Sarıkamış ilçesinin bir dağ köyünde görüp gün yüzüne çıkardım. Kilimle alakalı, yakın tarihe ışık tutan bir de hikaye derledim ancak henüz yayınlamadım.

21,108 Okunma Henüz yorum yapılmamış 28/07/2011 16:59:12

Mut'ta Bulunan Cönklerden Bektaşi Şairleri

1986-87 yıllarında Mut'ta elde ettiğim cönklerden Bektaşi şairlerine ait şiirlerin yer aldığı bir çalışmam yayın aşamasına gelmiştir. Burada şiirleri (bu sayfada 61 şiir) ve cönklerin sayfalar halinde fotograflarının yayınlanmasını uygun buluyorum

18,628 Okunma Henüz yorum yapılmamış 09/04/2011 04:48:20 23/07/2014 06:13:51

Yörük Keçileri

Bu derleme,19 Şubat 1993'te Mut Hacınuhlu Köyü Karadağ mevkiinde Sarıkeçili Halim Çelik'le yapılan görüşme sonrası kaleme alınmıştır.

13,795 Okunma Henüz yorum yapılmamış 08/04/2011 21:26:56

Sarıkeçililer

Sarıkeçililer; 250 den fazla aile, 500’ü aşkın nüfus, her kış ve her yaz sürekli ve devamlı göçerler.

11,595 Okunma Henüz yorum yapılmamış 29/03/2011 04:34:46

Çakallı Yörükleri

YÖRÜKLER VE ERDEMLİ -ÇAKALLI YÖRÜKLERİNDE DOKUMALAR

11,100 Okunma Henüz yorum yapılmamış 28/03/2011 23:52:28

Tahtacılardan Derlemeler

"Mersin Kızılkaya Köyü Tahtacılarından Derlemeler" Başlığı Altında Aşağıda Yer Alan Yazıda, Orman İşciliğinden Ağaçlara, Tahtacılıktan Aleviliğe Pek Çok Konuda Bilgi Verilmektedir.

10,758 Okunma Henüz yorum yapılmamış 17/04/2011 00:20:06

Mersin’in kurtuluşu

Kurtuluş, Torosları aşan ve sayıları onlarla ifade edlin pekaz bir kuvvetin mücadeleye atılmasıyla başlamış ve Toroslardan kopan bir çığ gibi, Ovaya doğru indikçe büyümüş, gelişmiş, genişlemiş bütün Çukurovalıları içine almış ve birbirine çözülmez bağlarla bağlanan bir bütün olmuştur

9,520 Okunma Henüz yorum yapılmamış 09/04/2011 16:52:47

Son Yörükler

YÖRÜK -TÜRKMEN ÜZERİNE GÖRÜŞLER VE İÇEL'DE SON YÖRÜKLER

9,506 Okunma Henüz yorum yapılmamış 28/03/2011 12:20:22

Yörüklerde El Sanatları

Dokuma sanatı usta - çırak ilişkisi içinde gelişmektedir. Bu durum yanışları bir kalıp halinde hafızalara yerleştirmek suretiyle zamandan kazanmak için gereklidir. Bilinmeyen bir yanışı dokumalarında kullanmazlar

8,927 Okunma Henüz yorum yapılmamış 08/04/2011 22:39:59

Mersin Köy Seyirlik Oyunları

Biz insanımızı ve onun estetik duygularını, yine onun geliştirdiği bu örneklerden hareketle yeniden değerlendirerek çağdaş bir yorum ve teknikle günümüz şartlarına uygun bir duruma sokmak zorundayız..

8,725 Okunma Henüz yorum yapılmamış 11/04/2011 11:51:20

Mersin'de Düğünler

Oğlan evinin önüne gelen gelinin başına, güvey ve sağdıç tarafından üzüm, leblebi ve para atılır. Bunun bereket getireceğine inanılır

8,466 Okunma Henüz yorum yapılmamış 12/04/2011 21:47:45

Folklor Çeşitlemeleri

Mersin, aynı zamanda geleneksel kültürümüzü günümüzde bile yaşatabilen nadir yörelerimizdendir. Maddi ve maddi olmayan her türlü geleneksel kültürümüz Mersin Türkmen folkloru içinde yaşamaya devam etmektedir.

7,995 Okunma Henüz yorum yapılmamış 04/04/2011 23:37:16

Alman Yetişkin Eğitimi

F. Almanya’daki yetişkin eğitimi sistemi, bu sistemin nasıl organize ve idare edildiği, yasal dayanağı, finansmanı, katılımcıları ve sistemin içeriği ile ilgili olarak hazırladığım rapor.

7,796 Okunma Henüz yorum yapılmamış 03/04/2011 10:38:50

Akıllı Kız (hikaye)

Silifke Kırtıl Köyünde derlediğim bir halk masalı

7,628 Okunma Henüz yorum yapılmamış 10/04/2011 11:31:36

Çömelek Elma,Üzüm Kültür Şenliği

İlk kez 1994 yılında yapılan şenlik, her yıl Eylül ayının ilk Cumartesi ve Pazar günü düzenlenmektedir.

7,612 Okunma Henüz yorum yapılmamış 17/04/2011 00:27:54

Kırtıl'da Samah Üzerine Derleme

Kendini gözedeceksin, kötü söz söylemeyip birini kırmayacaksın. Kov kovlama; gıybet eyleme, elinle koymadığını elleme, gözünle görmediğini söyleme, gözünle gördüğünü ettiğinle ört, anırma; döktügünü doldur, eline beline diline sahip ol...

6,932 Okunma Henüz yorum yapılmamış 10/04/2011 11:24:50

Karac'oğlan Şenlikleri Üzerine

Karacaoğlan konusunda bir "araştırma merkezi”kurmasını bekleriz

6,884 Okunma Henüz yorum yapılmamış 09/04/2011 11:55:17

Kumaçuru'ndan Derleme (masal)

Saçından kesmiş oğlana vermiş, oğlan cebine katmış. Suyun ortasına varmış, aklına gelmiş. Çıkarıyim bahıyim derkene hadi bakalım suyun içine düşürmüş. Suyun aşağısı da Ali Abbas Hoca'ın gölüne varırımış...

6,375 Okunma Henüz yorum yapılmamış 10/04/2011 11:51:11

Köse İle Dev (masal)

Silifke'nin Kırtıl Köyünde Bahar Gündoğdu'dan derlenen bir halk masalı

6,286 Okunma Henüz yorum yapılmamış 10/04/2011 11:23:53

Zengiltaş (masal)

...Sandığı tutmuş; sandığı tutunca açıverdi miydi, baksa ki bir kız ile oğlan. Ondan sonra o adada, o hocanın kısmeti gelirimiş Hakk taala tarafından. O çocuklar vardı mıydı, ondan sonra kısmetler üç tane inmeye başlamış...

5,986 Okunma Henüz yorum yapılmamış 10/04/2011 11:51:03

Kırk Kulun Anası (Masal)

Oltaları almış, seyirtmiş suyun boyuna varmış. Suya sarkıttı mıydı ip kasılmış, bir çekmiş toskaba.. Toskabıyı almış gelmiş pencereye koymuş.

5,893 Okunma Henüz yorum yapılmamış 10/04/2011 11:35:58

Yükleniyor...