KÖSE İLE DEV
Bahar Gündoğdu, Kırtıl Köyü, Silifke, 4.4.1991
Bir varmış bir yokmuş, bir köse varmış. Çok korkakmış. İki karısı varmış. Su dökmeye gittiğinde karıları çıkarırmış. Birgün akşam su dökesi gelmiş, karıları çıkarmış. Ayın ışığı gündüz gibi dışarılar. "Ah!.." Demiş, "Ne gırıklığa gidilecek bir gün ya" demiş.
"Hadi get" demiş hanımlar, kapıyı örtmüşler. Kapı dışarı etmişler. "Ya" demiş, "pencereden bana iki yumurta verin demiş. Tutmuşlar buna iki yumurta vermişler. Çekip gitmiş giderken bi devlere rast gelmiş, devlere misafir olmuşlar.
"Hoş geldin, beş gittin, nereden geldin, nereye gidecen?." diye sormuşlar. "Ben" demiş, "padişah olarak size gönderildim" demiş. "Haydin" demiş, "taştan kim su çıkarabilir? Devler taşı sıkıverir ediverirmiş.
Yumurtaların birini sıkıvermiş yumurtanın suyu çıkıvermiş. "Gerçekten bu bir padişah" demişler.
Devler dağa çalışmaya gidermiş. Birğün, "bugün evde sen ka-lacaksın" demişler, evde o kalmış. Bir tulukları varmış. Onu suya götürecek olmuş götürmemiş. İki helke su getirmiş, dökmüş tuluklara. Tuluğu öyle doldurmuş. Bir hamur yogurmuş, odun yokmuş, tahtalar varmış, sürüye sürüye götürmüş oraya bir yere kurmuş. İkindi gelmiş bazlama atmağa durmuş. Devler gelmiş. Yemek yemeğe oturmuşlar. "Benden evvel kimse su içmeyecek ha!. "demiş. Yemeği yemişler, varmış tuluğun ipini salıvermiş. "Oh!." galan suyu içivermiş. "Hey köse ufacık bir tuluğunuz varmış" demiş. "Boğazımı bile yaşartmadı." Devler korkmuş, bir tuluh suyu içerse, bir ton suyu içerse ne olacak korkmuşlar. "Bugün" demişler devler, "bunu ortadan bi yokedelim."
Ağşam otururhana devin biri bir yellendi mi yapışıveriyor direğe. "Bu ne? Köse ne arıyon köşede, ne var?." "Bunu yellenenin yellendiği yere sohacam" deyor. "Etme Köse, gel" diyorlar.
Aralarında konuşurlar: "Bunu bir yohedelim!." Onu anlar. Yatağına bir ağaç kor, örter. Kendi saklanır. Gece devler yataktan kalkar bunu döve döve kül ederler. Sabahleyin kalkar:
"Hoynn!.. Kalhın bahalım nere'ttiniz? Kalkıverirler Köse ölmemiş. "Köse" derler, "seni evine gönderelim?" "Biriniz beni hopedin götürün." Hopu edip götürürler ve bir dolu altın verirler, sınıra kadar geçirirler. Sınırı ileri geçer, "Ben" der buradan geçip gidecem" Oradan döner geri geder. Bir deveye rastgelir. Seğirdi serğirdi deve yetişir. "Burada" der bir adamı asmışlar gidip onu elinden alalım" der. Bahıverir dilkiyle dev geliyor. "Getir, dilki getir" der, "babayın bir dev borcu vardı. Endeğini de yiyeyim de babayın borcu ödensin deyyor. Dev bi bahıyor. Kendi getirdiği adam, gaçıyo.
Gayri evine geliyor, karılarını topluyor. Altınları yiyip içiyorlar.
Gökten üç alma düştü, biri benim başıma biri size, biri şu güzel kızın başına.