Az İşlenen Bir Halk Eğitimi Konusu: Folklor

Folklor'u,"Halk oyunları" ve "Halk müziği" manasına yanlış olarak kullananlar çoğunluktadır.

        AZ İŞLENEN BİR HALK EĞİTİMİ KONUSU: FOLKLOR

                                   Hilmi Dulkadir*

Giriş:

     Folklor; "Çağı, yeri ve toplum niteliği ne olursa olsun halk kültürünü kendine özgü yöntemlerle araştırıp inceleyen, gerektiğinde bulduğu sonuçları uygulamaya koyan bir bilimdir."[1]

            Folklor için bir başka tanım da şöyledir: Halkın maddi ve manevi kültürünü kendine has usullerle derleyen, sınıflandıran, çözümleyen ve yorumlayan bir ilim dalıdır. Çalışmalarında daha ziyade halk kültürünün fikri ve manevi tezahürleri üzerinde durur.

            Rıza Tevfik Bölükbaşı kelimeyi Hikmet-i avam tabiri ile karşılamıştır. Halk bilgisi ve Budun bilgisi (Hamit Zübeyr Koşay), Halk bilgisi (Türk Halk Bilgisi Derneği), Halkbilim, Halkbilimi gibi tabirlerle karşılayanlar olmuşsa da daha çok folklor şeklinde kullanımı yaygınlaşmıştır. Ancak bu kelimeyi de "Halk oyunları" ve "Halk müziği" manasına yanlış olarak kullananlar çoğunluktadır.[2]           

            BATI'DA FOLKLOR    

            Folklorun bir bilim dalı olarak kaybul edilmesi Batı'da 19.yüzyılda olmuştur. Batıda Halk Kültürü ile ilgili ilk çalışmalar da 17. yüzyılda başlamıştır.[3]Folklorun bir ilim dalı olarak kabul edilmesinden önce bütün dünyada farkında olmaksızın bazı çalışmalar yapılmıştır. Heredotos'ta, Pilinius'da yaşadıkları devir inançları ile ilgili bilgiler vardır. Ancak folklorun sistemli bir araştırma dalı olarak kurulmasını İngiliz Thomas Browne Enguiries'in to Vulgar and Common Errors (Halk arasındaki hurafeler üzerine araştırmalar, 1646) ve Fransız Jean Bap Tiste Thıers Traite'des Superstitions (Hurafeler el kitabı, 1677) isimli kitapları ile hazırladılar. İskoçyalı Mocpherson (1760), Alman Herder (1799) folklor sahasında öncü çalışmalarda bulundular. Alman Grımm kardeşlerin (Masal derlemeleri) (1812-1863), Fin Ellias Cönnrot'un (Kalevela) destanı derleme çalışmaları (1834-1849) dikkate değer görüldü. 1875'te Fransa'da (Melusine) adlı folklor dergisi yayımlandı. 1878 de Londra'da (The Folklore Socıety) adlı folklor derneği kuruldu. 19.a.son yarısında Avrupa'da folklor dergileri çoğaldı. Dernekler, Enstitüler hızla kurulmaya başladı. İsveç'de Arthur Hezelius'un 1880'de kurduğu (Skassen Açık Hava Müzesi) 1906 da halka açıldı. Folklor arşivleri 1872 de Stockholm'de (Nordiska Arkiv) kuruldu. Polonya'da 1873'te 18 ciltlik Leh folklor malzemesinin yayımına başlandı. 20.a. da folklor çalışmaları milletlerarası seviyeye yükseldi. Ülkeler folklor malzemesini derleyerek dünyaya tanıtmaya başladılar. Üniversitelerde folklor kürsüleri kuruldu. Seminerler, kongreler, festivaller düzenlendi.[4]           

            TÜRKİYE'DE FOLKLOR               

            Türkiye'de, folklorun bir bilim dalı olarak kabul edilmesinden önce, Türk Halk kültürü ile ilgili derlemeler yapılmış ve folklore kaynaklık eden eserler ortaya çıkarılıştır. Ancak bu kaynaklar ve derlemeler bilinçli olarak yapılan çalışmalar değildi.    

            Mesela "Orhun Abideleri" (8.yy.), Yusup Han Hacip'in yazdığı "Ku-tadgu Bilig" (ll.yy), Kaşgarlı Mahmut'un yazdığı "Divan-ı Lugat-it Türk" (ll.yy), "Kitab-ı Dede Korkut Ala Lisan-ül Taife-i Oğuzhan" (14.yy.veya 15.yy), Evliya Çelebi'nin Seyahat notlarını kaleme aldığı "Seyahatname"si (17.yy), Şinasi'nin yazdığı "Durub-i Emsal-i Osmaniyye" adlı atasözleri kitabı, daha yakın zamanlarda ise yazar Ahmet Rasim'in sonradan "Eşkal-i Zaman" ile "Muharrir bu ya" da bir araya toplayıp yayınladığı makaleleriyle devrin türlü dergilerinde örneğin; Türk Yurdu'nda (yıl 4.sayı7, 1331/1915) "Ot göçü"; Peyam'da "Mektebe Başlama Merasimi" (yıl 1336/1920), musiki bilgini Rauf Yekta'nın Şehbal dergisinde yazdığı "Musiki Etnoğrafyası" adlı yazısı, Büyük Mecmua'da "Rumeli'nin Mekadonya kısmında Düğün adetleri" ve Yeni Mecmua'nın (sayı:9-75, 1923) Bursa fevkalade nüshasındaki "Bursa da Mahalli Hayat-Cihaz teşhiri, kına gecesi ve bazı türküler" vs.. vs. gibi yazıları bu cümleden sayabiliriz.

     Fakat bütün bunlar, korkmadan söyleyebiliriz ki hep merak uyandırıcı birer konu olmak üzere araştırılmış veya sadece bu amaçla okuyuculara sunulmuş yazılardır...

             Cumhuriyet'ten pek az önceki devirlerde de, Meşrutiyet devrinde (1908-1920) Fuat Köprülü'nün 24 Ocak 1913 tarihli İkdam'da, Filozof Rıza Tevfik'in 20 Şubat 1913 tarihli Peyam-ı Edebi'de çıkan makaleleri ve nihayet Ziya Gökalp'in "Türkçülüğün Esasları" adlı kitabındaki Halkıyyat ve Harsiyyat konusundaki yayınına rağmen, her nedense yine olmadı. Binaenaleyh bizde, bilimsel anlam ve mahiyeti bakımından Folklor'a dair hareket ve yayın ancak şu son elli yıllık devrenin, yani Cumhuriyet Devrinin gerçekten verimli ve başarılı bir ürünü olmuştur.[5]

            FOLKLOR HAKKINDA İLK YAZI ve İLK ARAŞTIRICILAR

            Folklor hakkında Türkiye'de yazılan ilk yazı konusunda hayli tartışmalar olmuştur. "Folklor" terimini ilk kez kimin kullandığını tesbit etmek ile bir bilim dalı olarak folklor üzerine ilkin kimin eğildiğini tesbit etmek konusunda pek fikir birliğine varılamamıştır.

            Rıza Tevfik'in kaleminden çıkan yazısının ilk olduğunu söyleyenler olmuştur. Halil Bedii yönetken ile Fevziye Abdullah Tansel folklor konusunda ilk yazının 24 Kanunisani 1329 (10 Rebi'ül evvel 1333-6 Şubat Efreci 1914) tarih ve 6051 sayılı İkdam gazetesinde Köprülüzade Mehmet Fuat imzasıyle yayımlandığını söylerler.

            Halbuki Araştırmacı Güner Sernikli ile Rahmetli Hikmet Dizdaroğlu Türkiye'de Folklorla ilgili ilk yazının Ziya Gökalp'ın Halka Doğru Dergisi'nde 10 Temmuz 1329 (23 Temmuz 1913) tarihinde yayımlanan "Halk Medeniyeti-ı, Başlangıç" adlı yazısının olduğunu söylerler.[6]Yazar daha sonra yayınladığı Türkçülüğün Esasları (1923)'nda da konuyu ele alacaktır. F.Köprülü de meseleye ilk temas eden ilim adamları arasındadır.

            Halk oyunları üzerine ilk ciddi araştırmayı yine o yıllarda Rıza Tevfik (Bölükbaşı) yaptı.(Nevsal-i afiyet-salname-i tıbbı, 1900). M.Satı Bey etnoğrafya sahasında ilk kitabı yayınladı. (Etnoğrafya: İlm-i akvam, 1912). Musuki folklorı üzerine ise ilk ilmi yazıyı Musa Süreyya Bey kaleme aldı. (Yeni Mecmua 5 Mart 1915)

            Türk halk edebiyatını bir ilim konusu olarak ele alan ilk araştırmacı Macar alimi İgnaz Kunoş olmuştur. Rumeli'den, Anadolu'dan derlediği metinleri 1877'den itibaren yayımlamaya başlamış, bu konularda 1925 yılında Ankara'da verdiği konferanslarda "Türk halk edebiyatı" (1925) ismi ile kitap haline getirmiştir. Onun açtığı yoldan Gyula Nemeth, George Jacob, F Wilhelm Radloff, Frıedrıch Gresse, Theodor Menzel, Helmut Ritter, Otto Spies, Walter Ruben, Wolfram Eberhard, Georges Dume'ezil, Jean Deny, Edmond Saussey, Bela Bartokulla Johansen, Feli Luschan, F.W.Hasluck, Gyula Meszaros, Andreas Tıetze, Kurt Reinhard ve Warren Walker gibi araştırmacılar yürümüştür.[7]           

            FOLKLOR ARAŞTIRMA DEVRELERİ             

            Türk Folklor araştırmalarının gelişme devreleri, Tanzimat öncesi durumu şimdilik bir yana bırakarak şu şekilde belirlemeği tercih ediyorum. I. Örtülü devre; 1939-1908, 2. Türkçü Devre, 1908-1920, 3. Sentezci devre: 1920-1938, 4.Dergici Devre: 1939-1966, 5.Bilimci Devre: 1966'dan günümüze kadarki zaman.[8]

            Örtülü devre'de Ziya Paşa "şiir ve inşaa" adlı makalesinde bir an bu örtüyü aralamak istemişse de daha sonra kanaatini değiştirerek bundan vazgeçtiği; Macar alimi Ignace Kunos'un hatıralarından anladığımız kadarıyla Ahmet Vefik Paşa'nın da Avrupa'daki folklor çalışmalarından haberdar oluğu, hatta bu sahadaki yayınları takip ettiği; ancak, folklor adını ve ilmini söz konusu etmediği, bunun sebebeinin de XIX. yy. da folklorun milliyetçilik hareketlerinin besleyici kaynağı olduğu, bu yüzden açıkca bu kaynaktan bahsedilmediği için "örtülü devre" denildiği zikredilmektedir.[9]

            Türkçü Devre'de Ziya Gökalp ve arkadaşlarının milli edebiyatın kuruluşunda, milli şuurun uyandırılmasında, milli birliğin sağlanmasında, milleti tanımada, milliyet kavramının sınırlarını belirlemede başvurulacak yegane kaynak olarak folkloru görüyorlardı. Nitekim "Kuvay-ı Milliye ruhu" böylece yaratılmıştır.

            Sentezci Devre'de çağdaş Türk devletinin kültür yapısını oluşturmada yararlanılacak bir hammadde olarak görülen folklor, devlet tarafından desteklenen araştırmalarla beslenir.

            Dergici Devre'de "Folklor Postası" (Kemal Güngör) ve "Folklor Araştırmaları" (İhsan Hınçer) Dergilerinin varlığı sonraki gelişmelere zemin hazırlamıştır.

            Bilimci Devre'de İhsan Hınçer ve arkadaşlarının gayret ve başarısıyle 1966 yılında Milli Eğitim Bakanlığı'nda bir "Milli Folklor Araştırma Enstitüsü" kurulmuştur. Ayrıca muteakip yıllarda Atatürk, Hacettepe, Ankara Üniversiteleri lisans programlarında folklor derslerine geniş yer verilmiş, bu üniversitelerde master ve doktora programlarında bir çok folklorcu yetiştirilmiştir. Gene bu devrede milli ve milletlerarası folklor kongreleri tertip edilmiştir.

            Folklor I.Milli Kültür Şurası'nda "Halk Kültürü", DPT. Kültür Planlamasında "Halkbilgisi" adlarıyle zekredilmiş, Yüksek Öğretim kurumu üniversitelerimiz bünyesinde Halkbilimi (folklor) Anabilim Dalı açılmasına karar vermiş, Hacettepe Üniversitesi, Türk Halk (Folklor) Anabilim Dalı adlarıyla eğitim ve öğretime başlamıştır. Atatürk Kültür, Dil ve Tarih Yüksek Kurumu'nun kurulması ile folklor araştırmaları Atatürk Kültür Merkezi bünyesinde gerekli yerini almıştır. Böylelikle artık folklor kendini ilmi zeminlere taşımış ve çalışmalar bu zemin üzerinde yürümeye başlamıştır.[10]

            İKİ KURULUŞUMUZ ve YAPILANLAR

            Halkevleri:

            Cumhuriyet Halk Partisi döneminde Halkevleri adını alan yeni bir eğitim ve kültür kurumu ortaya çıkmıştır (l3- 19 Şubat 1932). 1932'den 1950'de kapanışına kadar halk evleri 478 şube halinde şehirde, kasaba ve köylerde, Türkiye'nin her yanına hızla yayılmıştır. Bu kurumların ilk amacı"Anadolu toprağında yatan milli kültürü halkla aydın arasında bir köprü kurarak yaygınlaştırmak, ikinci amacı ise medeniyet unsurlarını cumhuriyet rejiminin kendine özgü milliyetçi düşüncesini felsefe olarak benimsetmektir.[11]

            Halkevleri uzun süre Türk Folkloruna önemli hizmetlerde bulundu. Halkevleri bünyesinde derlemeler yapıldı ve yayımlandı, halk oyunları ekipleri kuruldu, konserler verildi, aşıklar için geceler düzenlendi. Halkevlerinin merkez ve şubeleri tarafından çeşitli kitaplar ve dergiler yayımlandı. Bunlar arasında Ülkü (Ankara), Yayla (Sivas), Erciyes (Kayseri), Başpınar (Gaziantep), Görüşler (Adana), Fikirler (İzmir), Uludağ (Bursa), Türk Akdeniz (Antalya), dergileri önemli neşriyat yaptılar.

            Halk Eğitimi Merkezleri:

            Milli Eğitim Bakanlığı Halk Eğitimi Genel Müdürlüğüne bağlı olmak üzere her il ve ilçe merkezlerinde birer halk eğitimi merkezi müdürlükleri kurulmuş (29 Ağustos 1960) ve bunlar asıl eğitim çalışmaları yanında halk oyunları, halk müziği, öğretim ve yaşatma çalışmaları yanında derleme çalışmaları da yapmıştır. Esasen Halkevleri'nin yerini almalarına rağmen onlar kadar başarılı olamadıklarını da belirtmek durumunayız.

            SON SÖZ HALK EĞİTİMCİLERE           

            Folklor, rasgele kişilerin, grupların değil bir kültür topluluğunun ortak malı olduğu içindir ki "milli" bünyemizin bir parçası olmaktadır. Gelin bu konuya biraz daha fazla eğilelim...
 


*Mersin Halk Eğitimi Merkezi ve Akşam Sanat Okulu Müdürü

[1]Prof.Dr.Orhan Aı›payamlı, Türkiye'de kurulan ilk folklor okulu, III. Milletleraras› Türk Folklor Kongresi Bildirileri, I. cilt, Genel Konular, Ankara. 1986, 21)

[2]  "Halkiyat Mad."  Türk Dili ve Ansiklopedisi, C.IV. šst.1981, 69.

[3]Hayrettin švgin, Türk Folklorunda "ilk"ler, III. Milletleraras› Türk Folklor Kongresi Bildirileri, I.cilt, Genel Konular, Ank.1986, 153

[4]  "Halkiyat Mad." a.g.e. 70

[5]M.Şakir Ülkütaşır, Cumhuriyetle birlikte Türkiye'de Folklor ve Etnonorafya Çalışmaları, Başbakanl›k Basımevi, Ankara 1972, 19-20

[6]  İvgin, a.g.e., 154

[7]  "Halkiyat Mad." a.g.e. 71

[8]Dursun Yıld›rım, Türk Folklor Araştırmalarının Problemleri, Erdem, 1,(2) Ankara 1985, 545

[9]  Dursun Y›ld›r›m, a.g.e. 546

[10]  Daha geni bilgi için bkz.Dursun Y›ld›r›m, a.g.e. 548

[11]Prof. Dr. Orhan Türkdoğan, Türkiye'de Sosyal Antropolojinin Gelişimi,Türk Dünyası Araştırmaları, 64 (Şubat'90), 63

Yorumunuzu Ekleyin

Mersin Folklor Araştırmacıları (Bir Sıtkı Soylu Örneği)

Mersin Üniversitesi’nin bir “Folklor Araştırma ve Dökümantasyon Merkezi” kurmasını ve yaşatmasını, Yine Üniversitemizden yukarıda isimleri ve başlıca eserleri belirtilen Mersin folklor araştırmacılarının öğrencilere tez konusu yapılmasını arzu ederiz.

11,004 Okunma Henüz yorum yapılmamış 10/04/2011 15:00:46

Tebliğle Katıldığı Ulusal ve Uluslararası Sempozyumlar

Erciyes, İnönü, Fırat, Selçuk ve Mersin Üniversitelerinin düzenlediği bilimsel kongrelerde tebliğ sundu. Kültür bakanlığı'nın düzenlediği Milletlerarası kongrelere katıldı. Mersin'de ve Mut'ta kongreler düzenledi ve tebliğleri kitaplaştırdı.

8,292 Okunma Henüz yorum yapılmamış 27/03/2011 15:03:00

Halk El Sanatlarının Derlenmesi

Halk El Sanatlarının Derlenmesi, Araştırılması, Eğitim ve Pazarlamasında Halk Eğitimi Merkezlerinin Önemi ve Bir Uygulamanın Sonuçları

5,746 Okunma Henüz yorum yapılmamış 28/03/2011 11:54:14

İçel EL Dokumaları

İçel EL Dokumaları ve Günümüze Uyarlanması

5,538 Okunma Henüz yorum yapılmamış 28/03/2011 23:48:28

Yükleniyor...