Kumaçuru'ndan Derleme (masal)

Saçından kesmiş oğlana vermiş, oğlan cebine katmış. Suyun ortasına varmış, aklına gelmiş. Çıkarıyim bahıyim derkene hadi bakalım suyun içine düşürmüş. Suyun aşağısı da Ali Abbas Hoca'ın gölüne varırımış...
     MASAL
Yıl:1985, Anlatan:Mustaaveli, Yer:Kumaçukuru Köyü-Mut
     - Amca sana kim derler?
     - Bana Kumaçukuru'nda oturur Mustaaveli (Mustafa Veli) derler.
     - Yaşın kaç?
     - Yaşım 57
     - Anlatacağın masalın ismi var mı?
     - Var.
     - Masalın ismi ney?
     - Masalın ismi masal.
     Bir herifin üç oğlu varımış. Adamın harmanını domuz yerimiş. En büyük oğlunu göndermiş, sabahaça bekletmiş:
     - Hanı oğlum?
     - Gelmedi baba bişey yok.
     Ertesi gün ortanca oğlunu göndermiş: Oğlu sabahınan gelmiş:
     - Hanı oğlum?
     - Baba gelmedi.
     En güççük oğlanı göndermiş. Oğlan uyumamış.Bekleyi bekleyi üç tane at gelmiş. Biri kırmızı, biri siyah-gara, biri gıpgır Atları bağlamış. Bağlarkana sıkı bağlamış tabii, ayakları acışmiş. Şafağın ucunda başlamış yalvarmağa:
     - Gel insanoğlu, daraldığında yetişirik, bizi bırak tüyü al. Salıver bizi. Atların üçü de yalvarmış. İçinden de birer kıymık tüy almış, önüne koymuş barmağının ucunu da çekip kaynatmış.Sabahına varmış:
     - Hanı oğlum?
     - Baba, demiş, elimi de kestim ihicik bah. Hiçbişey gelmedi. Baba zopayla önüne bir katar bunları, üçünü de. Vara vara gider bir köye varırlar. O köyde de bir beğin kızı varımış. Dünyanın hep deliganlısı ona gelirimiş ama kimseye getmezlermiş. Babası ilerde bir guyu gazdırmış buradan kimin atı geçerise kızını ona verecekmiş. Kuyu gazıldıktan sonra bütn millet iştimaya çıkmış. Başlamışlar.. Tabii o gardaşlar bir kenarda masum masum dururlarmış. Öteyandan beri yandan konuşur monuşurhana beriden varan atlar dinelegalırmış, kimi kuyuya düdüşermiş. Bu oğlanın ahlına yakaladığı atlar gelmiş. Kara atın tüyünü çıkarmış. Bir çakmış, biri gelmiş. Abisine:
     - Bin bahalım şu atın sırtına, demiş. Bindirmiş, getmiş.
     - İşte eniştenin bell'oldu, demiş.
     Bir de öbür gardaşı için tüyü çakmış, bir at da ona gelmiş:
     - Bin bahalım gardaş, demiş. Onun da atı kuyuyu geçmiş.
     - Eniştenin biri daha bell'oldu, demişler.
       Neyise, sıra ufağa gelmiş. Tüyü bir çakmış, at gelmiş o dageçmiş. Eee!.. Neyapmak gerek?. Evdeği bir kız, enişte üç oldu?
     - Neyise oğlum, demiş, sen höyle ayrı dur bahalım bir. Birine kendi kızını, birine komşudağını, öteğine de başkabirini verivermiş, evermiş.
    - Şimdi gapımda köle duracaksınız siz. Ben ekmek verdim mi yiyeceksiniz vermedim mi yemeyeceksiniz.
     - Peki, demişler.
     - Ben ne'öreceğim ağa, demiş en güççük. Atlamış ata binmiş.
     - Ağa, demiş, ora bir çeşme yaptırmış, bu çeşmeden kan akarsa beni aran, demiş, akmassa beni araman, demiş. Atın başını çevirmiş, getmiş.
     Böyüğü de, bir gavur gızı varmış. Deniz ortasında bir kalede yaşarmış. Gavurun padişahı buna boyuna asker gönderirmiş. Oğlan doğru varmış, kapının önüne. İki bin kişi kapıya bir kaya koymuş, oğlan devirivermiş. Kız bahıvermiş bir oğlan geliveriyo. İnip gelirkene oğlanı yakından görünce düşüp bayılmış, oğlan da kızı görünce bayılmış. Neyise gız ahlını toplamış. Bu oğlana soğan tütütmüş. Oğlan ayıhmış. Bunu yoharı almış galan.
     Oğlan bir yere geder gelirmiş; yolda aklına geldi mi döner gene gelirimiş, yahut bir başka yere, yahut ava:
     - Yav, demiş gıza, ben neden gene geri geliyom?
     - Neden, demiş.
     - Yolda ahlıma geliyon, dönüp geri geliyom.
     - Öyleysem, demiş, saçımın ucundan kes, cebine goy. Ahlına geldi mi bah, geri cebine goy ileri gidersin, demiş.
     - Olur.
     Saçından kesmiş oğlana vermiş, oğlan cebine katmış. Suyun ortasına varmış, aklına gelmiş. Çıkarıyim bahıyim derkene hadi bakalım suyun içine düşürmüş. Suyun aşağısı da Ali Abbas Hoca'ın gölüne varırımış.
     - Ulen bah bu gölde birşey parlayıveriyor emme!..Allah bu ne şavk!..
     Ora varmış. Bahmış ki üç tabur asker. Oğlan beriden varırhana yarısını o yana yarısını öbür yana devirmiş. Birezi geri gaçmış. Ha bahalım de bahalım orada asker gomamış, gırmış oğlan içlerinde bi topal galmış. "Allah körle topaldan esirgesin" derler. Bu topal gelmiş:
     - Padişahım ne düşünüyon? Demiş.
     - Yav topal ne soran, yarama melhem mi olacan?
     - Yav, demiş, belki oluruz!..
     Öyle ya.. Demiş:
     - Topal, demiş, böyle böyle oldu.
     - O oo. Ondan golay ne var, demiş.
     - Ey, sen benim unu buldurabilin mi?
     - Gel al, demiş.
     - Hadi bahalım?..
     Topal geriden varmış:
     - Ey anasını avradını s....ğim, beri gel de gonuşalım, demiş. Kız demiş ki:
     - Öteği bildiklerine benzemez be, demiş. Oğlana da:
     - Sen aldırış etme, demiş.
     - Ulen, demiş, şu gadek askeri gıran, demiş,bu topalın hakından gelmeyecek mi? Demiş. Oğlana bi gomuş öte yuvarlanıvermiş. "Allah'ım neyetmeli? "Düşünegalmiş, köselegalmiş oğlan. Adamın gollarına felç inmiş, orda galmış. Gız başlamış ağlamağa:
     - Gızım, demiş, ne ağlan? Demiş. Seni Al'abbas Hoca harabeder. Seni ben götürüyün. Gardaşımın oğluna veririm. Atlara binişivermişler. Gelmişler o dağlara leşten kokudan geçilmez. Gardaşları orda ölü yatıyor. "Ya Rabbi, nasıl etsek, hangı öyle etsek bunu. Bakmışlrmış iki evran gelmiş oraya, biribirini kırkıyo, ordan ot getirip kıktığı yere çalıverdimi eyi olup varıp gediyo.. Demiş:
     - O ot hanği ot ise biz de yapalım. Varmışlar o ottan getirip çalıverince gardaşları, eyi olmuşlar. Gız da gedeceğinde oğlanın yüzüne bir mendil örtmüş.
     Velhasılı eve varmış. Bahmış bi garı:
     - Ana,demiş, buğün beni misafir alın mı? Demiş.
     - Alamam yavrum, demiş. Çıkarıp avucuna üç beş guruş goymuş:
     - Amanın alırım yavrum, demiş.
     - Ana, demiş, düğün mü var köyünüzde?
     - He yavrum, demiş, bir dünya güzeli geldi, Ali Abbas Hoca'ya gelin olacak!.
     - Bah ana, demiş, o Al'Abbas Hoca'nın alacağı gıza, demiş, hu mendili gösterebilin mi bi? Demiş.
     - Gösteremem yavrum, demiş. Bir avuç para daha vermiş:
     - Gösteririm yavrum, demiş. Varmış kıza pencerenin kenarından gösterivermiş.
     - Nerede ana, hanı bunun sahabı?..
     - Evimde, demiş.
     Oğlan garıya demiş ki:
     - Al'Abbas Hoca'ynan gonuş, benim bir kel gız var o da hanımın yanına varsın bişeyler görsün, demiş.
     - Olur garı aolur, getir görsün, demiş.
     Oğlanı bi güzel düzmüş garı. Dooğru gelmişler gızın yana. Oğlan demiş:
     - O topalın tılısımını bana bi öğrenivereceksin. Sana varacağım de topalın tılısımını bana bi anlayıver, ben başka bişey istemem, demiş.
     Topala varmış, demiş:
     - Tılısımın neci?
     Öyle böyle, "yok"..
     - Filan melmekette, demiş, bir domuz var. Karnında da üç güvercin var, onlar gederse ben ölürüm.
     Gede gede o melmekete varıyo:
     - Ağa, diyo, beni çoban tutma mısınız köyünüze? Diyo.
     - Dutarıh evladım, diyo. Sabahınan gahıyorlar:
     - Oğlum, diyo, şurdahı dağa sürme, diyo.
     - Neden ağa? Diyo.
     - Burda bir donuz var, diyo, hayvanımızı hep yiyo, diyo. Yalınız, diyo, çok otlu, diyo.
     - Pekey, diyo. Dağa çıhıyo malları doğru ora sürüyo. Mallar yayılıyo yayılıyo, memelerinden sütler şırıl şırıl ahıyo.
     - Yahu oğlum bu malları nere sürdün?
     - Yahu emmi, güttüm geldim be...
     Böyle böyle devam ediyo.
     Bir gün domuz geriden çıkıyo. Kapışıyorlar, öte yanı, beriyanı oğlan donuzu altediyo.Akşam ağa:
     - Oğlum, diyo, malım da senin, diyo, kızım da senin, diyo.
     Ertesi gün malları gene ora sürüyo, domuz öteden çıkıyo. O yannı, bu yannı derkene domuzu öldürüyo. Garnından gövercinleri alıp goynuna gatıyo. Akşam eve gelinçi:
     - Haydi bana eyvallah, diyo.
     - Ne oldu oğlum?
     - Gene geleceğim, diyo.
     Gele gele topalın köyüne geliyo:
     - Ağa, diyo, beni köyünüze çoban alma mısınız?
     - Ulen Keloğlan alırık a, şurda bizim bir topal oğlan var bizim malı o güderdi, hindi hastalandı ya!..
     - Nerde!
     - İlerde
     - Ho hoo, diyo, ben onun dokturuyum, diyo. Alın onu bir eve yatırın, diyo.
     Varıyo:
     - Nenvar topaloğlan, diyo. Kırk tane piynar sopası kesin bana, Topal'ı eyi edeceğim, diyo.
     Neyise, eve gatıyolar bunu, bir de yemek getiriyollar. Bu yemeği alıp Topal'a bahıdı bahıdı yeyyor. Gapıları da gapadıyo,"pu", zopayna       İt olsana gömdüğüm.. İt olsana. Sopanın yirmisini üstünde gırıyo.
     Avşam Ali Abbas gızın yanına gelmiş. Gız:
     - Öte get müsübet beni gorhuttun, diyo. Oğlan gızın arhasında duruyo. Görüverince Ağa'nın dili dutuluyo. Dutulma mı?
Oğlan bunu alıp gendi zindanına atıyo. Gızınan sarmaşıveriyorlar.
     Almanın üçünü düşürdü.. Birini gannına aşırdı, ikisini göğsüne bitirdi..
Not: Bu masalın ses kaydı, arşivimdeki 19 numaralı kasette yer almaktadır.
Yorumunuzu Ekleyin

Karsın Kurtuluşunu Anlatan Tarihi Bir Kars Kilimi

Kûfi yazılı, gerçek bir sanat eseri iddiası ile sunduğum bu kilimi, Kars'ın Sarıkamış ilçesinin bir dağ köyünde görüp gün yüzüne çıkardım. Kilimle alakalı, yakın tarihe ışık tutan bir de hikaye derledim ancak henüz yayınlamadım.

21,109 Okunma Henüz yorum yapılmamış 28/07/2011 16:59:12

Mut'ta Bulunan Cönklerden Bektaşi Şairleri

1986-87 yıllarında Mut'ta elde ettiğim cönklerden Bektaşi şairlerine ait şiirlerin yer aldığı bir çalışmam yayın aşamasına gelmiştir. Burada şiirleri (bu sayfada 61 şiir) ve cönklerin sayfalar halinde fotograflarının yayınlanmasını uygun buluyorum

18,629 Okunma Henüz yorum yapılmamış 09/04/2011 04:48:20 23/07/2014 06:13:51

Gülek Boğazına Yazık Olmuş!..

Anadolu güneyinde şöyle bir darbımesel vardır: "Din Muhammed dini, boğaz Gülek boğazı"

14,884 Okunma Henüz yorum yapılmamış 17/07/2011 13:05:44

Yörük Keçileri

Bu derleme,19 Şubat 1993'te Mut Hacınuhlu Köyü Karadağ mevkiinde Sarıkeçili Halim Çelik'le yapılan görüşme sonrası kaleme alınmıştır.

13,796 Okunma Henüz yorum yapılmamış 08/04/2011 21:26:56

Sarıkeçililer

Sarıkeçililer; 250 den fazla aile, 500’ü aşkın nüfus, her kış ve her yaz sürekli ve devamlı göçerler.

11,596 Okunma Henüz yorum yapılmamış 29/03/2011 04:34:46

Çakallı Yörükleri

YÖRÜKLER VE ERDEMLİ -ÇAKALLI YÖRÜKLERİNDE DOKUMALAR

11,101 Okunma Henüz yorum yapılmamış 28/03/2011 23:52:28

Tahtacılardan Derlemeler

"Mersin Kızılkaya Köyü Tahtacılarından Derlemeler" Başlığı Altında Aşağıda Yer Alan Yazıda, Orman İşciliğinden Ağaçlara, Tahtacılıktan Aleviliğe Pek Çok Konuda Bilgi Verilmektedir.

10,759 Okunma Henüz yorum yapılmamış 17/04/2011 00:20:06

Mersin’in kurtuluşu

Kurtuluş, Torosları aşan ve sayıları onlarla ifade edlin pekaz bir kuvvetin mücadeleye atılmasıyla başlamış ve Toroslardan kopan bir çığ gibi, Ovaya doğru indikçe büyümüş, gelişmiş, genişlemiş bütün Çukurovalıları içine almış ve birbirine çözülmez bağlarla bağlanan bir bütün olmuştur

9,522 Okunma Henüz yorum yapılmamış 09/04/2011 16:52:47

Son Yörükler

YÖRÜK -TÜRKMEN ÜZERİNE GÖRÜŞLER VE İÇEL'DE SON YÖRÜKLER

9,507 Okunma Henüz yorum yapılmamış 28/03/2011 12:20:22

Yörüklerde El Sanatları

Dokuma sanatı usta - çırak ilişkisi içinde gelişmektedir. Bu durum yanışları bir kalıp halinde hafızalara yerleştirmek suretiyle zamandan kazanmak için gereklidir. Bilinmeyen bir yanışı dokumalarında kullanmazlar

8,928 Okunma Henüz yorum yapılmamış 08/04/2011 22:39:59

Mersin Köy Seyirlik Oyunları

Biz insanımızı ve onun estetik duygularını, yine onun geliştirdiği bu örneklerden hareketle yeniden değerlendirerek çağdaş bir yorum ve teknikle günümüz şartlarına uygun bir duruma sokmak zorundayız..

8,726 Okunma Henüz yorum yapılmamış 11/04/2011 11:51:20

Mersin'de Düğünler

Oğlan evinin önüne gelen gelinin başına, güvey ve sağdıç tarafından üzüm, leblebi ve para atılır. Bunun bereket getireceğine inanılır

8,467 Okunma Henüz yorum yapılmamış 12/04/2011 21:47:45

Folklor Çeşitlemeleri

Mersin, aynı zamanda geleneksel kültürümüzü günümüzde bile yaşatabilen nadir yörelerimizdendir. Maddi ve maddi olmayan her türlü geleneksel kültürümüz Mersin Türkmen folkloru içinde yaşamaya devam etmektedir.

7,997 Okunma Henüz yorum yapılmamış 04/04/2011 23:37:16

Alman Yetişkin Eğitimi

F. Almanya’daki yetişkin eğitimi sistemi, bu sistemin nasıl organize ve idare edildiği, yasal dayanağı, finansmanı, katılımcıları ve sistemin içeriği ile ilgili olarak hazırladığım rapor.

7,797 Okunma Henüz yorum yapılmamış 03/04/2011 10:38:50

Akıllı Kız (hikaye)

Silifke Kırtıl Köyünde derlediğim bir halk masalı

7,630 Okunma Henüz yorum yapılmamış 10/04/2011 11:31:36

Çömelek Elma,Üzüm Kültür Şenliği

İlk kez 1994 yılında yapılan şenlik, her yıl Eylül ayının ilk Cumartesi ve Pazar günü düzenlenmektedir.

7,614 Okunma Henüz yorum yapılmamış 17/04/2011 00:27:54

Kırtıl'da Samah Üzerine Derleme

Kendini gözedeceksin, kötü söz söylemeyip birini kırmayacaksın. Kov kovlama; gıybet eyleme, elinle koymadığını elleme, gözünle görmediğini söyleme, gözünle gördüğünü ettiğinle ört, anırma; döktügünü doldur, eline beline diline sahip ol...

6,934 Okunma Henüz yorum yapılmamış 10/04/2011 11:24:50

Karac'oğlan Şenlikleri Üzerine

Karacaoğlan konusunda bir "araştırma merkezi”kurmasını bekleriz

6,885 Okunma Henüz yorum yapılmamış 09/04/2011 11:55:17

Köse İle Dev (masal)

Silifke'nin Kırtıl Köyünde Bahar Gündoğdu'dan derlenen bir halk masalı

6,288 Okunma Henüz yorum yapılmamış 10/04/2011 11:23:53

Zengiltaş (masal)

...Sandığı tutmuş; sandığı tutunca açıverdi miydi, baksa ki bir kız ile oğlan. Ondan sonra o adada, o hocanın kısmeti gelirimiş Hakk taala tarafından. O çocuklar vardı mıydı, ondan sonra kısmetler üç tane inmeye başlamış...

5,988 Okunma Henüz yorum yapılmamış 10/04/2011 11:51:03

Kırk Kulun Anası (Masal)

Oltaları almış, seyirtmiş suyun boyuna varmış. Suya sarkıttı mıydı ip kasılmış, bir çekmiş toskaba.. Toskabıyı almış gelmiş pencereye koymuş.

5,894 Okunma Henüz yorum yapılmamış 10/04/2011 11:35:58

Yükleniyor...