Mersin Köy Seyirlik Oyunları

Biz insanımızı ve onun estetik duygularını, yine onun geliştirdiği bu örneklerden hareketle yeniden değerlendirerek çağdaş bir yorum ve teknikle günümüz şartlarına uygun bir duruma sokmak zorundayız..
Mersin Köy Seyirlik Oyunları
Hilmi DULKADİR1
 
Seyirlik oyunları, bir yönüyle tiyatro bir yönüyle de edebiyat tarihi konuları arasında bulunmaktadır. Halk Sanatı olma yönüyle de biz; Folklor konuları içine almak istiyoruz.2
Seyirlik oyunlar, uzun kış aylarında ve özellikle düğünlerde, bayramlarda eğlenmek ve vakit geçirmek için düzenlenip oynanan temsillerdir. Belirli metinleri yoktur, köy çevresinde köylüler tarafından geleneksel birtakım tiyatro kurallarına uyularak yapılır.3
Oyuncular oyunu meslek edinen kişiler değildir. Hatta zaman zaman seyirci köylülerin bile oyuna katıldıkları görülmektedir.
Genel karakterlerinden biri dramatik oluşlarıdır. Oyunu oynayan kişinin kendinden başka varlığı veya canlıyı kıyafetiyle ve hareketleriyle taklit etmesi şarttır.
Bir başka özellik, sürekli çatışmalı oluşlarıdır. Yeni ile eski, iyi ile kötü, bollukla kıtlık, yazla kış, akla kara, güçlüyle zayıf… Çatışmalar ya uzaklaştırılarak giderilir ya da bir tarafın (ki genellikle iyi olanın) yenmesiyle sonuçlanır. Ülkemizde oynanan seyirlik oyunlarda en çok ak kara çatışması işlenmektedir. Kara’nın temsilcisi genellikle Arap’tır. Bunun yanı sıra bazı yörelerdeki oyunlarda karayı temsil eden kadı, gelin veya iki kardeşten birisi olabiliyor.4
Bu temsiller, tarihi kaynakların verdiği bilgilerden anlaşıldığına göre çok eski bir sözlü geleneğe dayanmaktadır. Bu gelenek 1071 tarihinden sonra da ozanların yanı sıra Anadolu’da devam etmiş ve bugüne kadar yaşayıp gelmiştir. Karagöz ve yakın devirlerde tam karakterini kazanan şehir kültürü mahsülü orta oyunundan da ayrı ve eski olan bu oyunları:
a) Ritütel oyunlar:
b) Profan mahiyetteki oyunlar: 5 olarak gruplamak mümkün.
Biraz da köy seyirlik oyunları üzerine bugüne dek yapılan başlıca çalışmaların neler olduğunu özetlemekte yarar var:6
Bir Halk Tiyatrosu niteliği taşıyan köylü seyirlik oyunlarına, belli başlı bir konu olarak ele alınmadan önce 1931 yılında Ali Rıza YALGIN’ın “Güneyde Türkmen Oymakları” adlı yapıtında değinilmektedir. Bu yapıtta Borak ve Elbeyli oymakları arasında Arap oyunu oynandığından söz edilmektedir.7
Köy Seyirlik oyunları üzerine ilk ışığı yakan kişinin değerli kültür adamı şair Ahmet Kutsi Tecer olduğunu biliyoruz. 1940 yılında “Çığır” dergisinde çıkan üç yazısını aynı yıl “köylü temsilleri” adı altında kitap olarak da yayınlayan Tecer, “Ölü Oyunu”, “Tülbentçi Oyunu”, “Arap Oyunu”, “Hortlak Oyunu” vb. dramatik köylü oyunlarından yalnızca örnekler vermekle kalmamış, bunların ritüelistik anlamlarına da bir yaklaşım denemesinde bulunmuştur. TECER’in çalışmaları bununla kalmamış; geleneksel tiyatromuz üzerine dersler verdiği Ankara Dil ve Tarih Coğrafya Fakültesi Tiyatro Enstitüsü’nde ve İstanbul Üniversitesi Edebiyat Fakültesi’nde köy seyirlik oyunları üzerinde önemle durmuştur.
TECER’in bu konuda çalışmaları, konuyla ilgili pek çok derlemeci için özendirici olmuş, Süleyman Kazmaz, TECER’in örneklerini de içeren “Köy Tiyatrosu” adlı kitabı yayınlamış, bunu Halil Bedii Yönetken, Ahmet Caferoğlu, Hamit Zübeyr Koşay ve Hamdi Olcay’ın çalışmaları izlemiştir.
Metin And, süreli yayınlarda çıkan çeşitli yayınlardan sonra, köy seyirlik oyunlarına değişik bir açıdan yaklaşan ve bu oyunları eski Anadolu Ritüellerinin bir uzantısı olarak değerlendiren Dionysos ve Anadolu köylüsü başlıklı kitabını yazmıştır. Aynı yıllarda yine köy seyirlik oyunları bu kez yurt dışında yeni bir incelemenin yayınlandığı görüldü. Ünlü İtalyan Türkolog Alessio Bombac’ı yayınlanmış oyun örnekleri üzerine yorum ve çözümler yapıyordu.
1964’de Prof. Dr. Şükrü Elçin’in daha önceleri doçentlik tezi olarak hazırladığı incelemesinin kitap olarak çıktığını görüyoruz.
Şükrü Elçin’in ardından yine Metin And “Anadolu’da Seyirlik Köylü Oyunları” başlığı altında “Türk Folklor Araştırmaları” dergisinde 8 makaleden oluşan bir yazı dizisiyle o güne dek yayınlanmamış oyun örneklerini sergiledi. 1974’te yayınlanan “Oyun Büğü” kitabında And dramatik köylü oyunlarına geniş yer ayırdı.
Türk kültüründe “oyun” kavramını inceleyen Halil Dumluca’nın, Fevzi Güvemli ve Sabiha Tansuğ’un köy seyirlik oyunları üzerindeki çalışmaları da anılmalıdır.
Nurhan Karadağ, Dil ve Tarih Coğrafya Fakültesi Tiyatro Bölümünde hazırladığı doktorasında yirmiden fazla yöremizde yaptığı araştırmaları da içine katarak köy seyirlik oyunlarını öz, köken, biçim, oynama neden ve zamanları ve oynama teknikleri açısından inceledi. Bu çalışmalar daha sonra Köy Seyirlik oyunları başlığı altında kitap olarak da yayınlandı.8
Köy Seyirlik Oyunları konusunda9 genel mahiyette bilgiler sunmaya çalışıldı. Şimdi bazı hususiyetlere daha fazla yaklaşıp tahlil edelim.
Oyunculuk:
Seyirlik oyunlarda oyuncuların oyunu meslek edinen kişiler olmadığını hatta seyircilerin bile zaman zaman oyuna katıldıklarını belirtmiştik. Özel Eğitim yerine usta-çırak ilişkisi içinde istekli ve biraz yetenekli olmaları yeterlidir. Oyuncular oyunu ya zevk veya görev telakki ederek yapmaktadırlar. Mesela Mut’un A. Köselerli köyünde oynanan “Saraya Gezme”10 (keçi yüzüğü) oyununda görev alanlarla seyircilerin aynı inancı paylaştıkları ve üzerlerine düşeni yaptıkları kanaati yaygındır. Mut’un bir başka köyü Yalnızcabağ Köyü’nde11 “Berber” oyununda oyuncunun becerisi dikkat çekmektedir.
Eğlenceye yönelik oyunlarda oyuncunun mantığı devreye giriyor. Burada inanç yerine bilinç ön sahaya çıkmakta böylece de çağdaş oyunculuk anlayışına yaklaşılmaktadır.
“Keçi Yüzüğü” gibi inancı yansıtan oyunlarda oyuncunun oyunu değiştirmeye-ekleme veya çıkarma- yetkisinin olmadığını belirten seyircinin, eğlenceye yönelik oyunlarda ise her türlü şaka, espri, taşlama vb. taşkınlıkları da o nispette tasvip ettiği görülmektedir.
Dikkat edilirse, her iki çizgi de-görev veya zevk- seyirci tarafından korunuyor. Ana çatı etrafında eğlenceye yönelik olanlardaki ustalık her zaman tasvip görmektedir.
Batının 3 yüzyıl evvel bıraktığı kadın rolünün erkek, erkek rolünün kadın tarafından yapıldığı hususu da bizdeki İslamiyet’in getirdiği bir zorunluluktan kaynaklansa gerek.
Yalnızcabağ ve Çamlıca köylerinde oynanan “Et Parası Toplama”12 oyununda para vermeyenlere tecavüz edilme bölümünün kadınların seyredeceği bir toplulukta oynanması örf ve adetlerimize uygun düşmemektedir.
Seyirci:
Bizim seyirlik oyunlarımızın seyircisini erkek, kadın ve çocuk olarak ayırmak gerekir. Kadınların seyredemeyeceği, çocukların seyredemeyeceği oyunların olduğunu yaptığımız araştırmalarda gördük, bunun dışında oyunun seyredenlerin oyunun sonuna kadar kalabildiklerini ve diledikleri anda gidebildiklerini görmekteyiz.
Seyirlik oyunlarımızın meydan veya salonda sergilenmesi halinde seyirciler oyuncuları çepeçevre sarmaktadır. Bu olay seyircinin etkin bir durumda bulunmasını sağlamaktadır. Aslında konu seyirci tarafından bilinmesine rağmen bir kopukluk görülmez. Bazen seyirciler de oyunculara elle dille sataşıp onları kendileriyle diyalog kurmaya zorlar. Belki de böylelikle, oyun seyircinin katılımıyla daha zengin bir muhtevaya kavuşur.
Bugün bizde ve dünya tiyatrolarında gerçekleştirilmeye çalışılan seyircinin oyuna katılımı hatta oyunun yönlendirilmesi seyirlik oyunlarımızda gayet güzel olarak gerçekleştirilmektedir.
Yönetici:
Seyirlik oyunlarımız usta-çırak ilişkisi içinde yaşatılmaktadır. Dedelerinden, babalarından gördükleri oyunu aslına uygun olarak yaşatmak esasta göreneğe bağlı bir yaşatma oluyorsa da “yönetici” karşılığı oyunlarımızda görülen “Oyuncu başı” , “Köse” gibi kişiler de bilinmektedir. Bunlar oyunu kuran kişilerdir. Rolün dağıtımı, doğan boşlukların doldurulması, makyaj, kostüm, çalgıcıların gireceği –çıkacağı bölümlerin belirlenmesi, ağır rollerin alınması hep yöneticinin işi olmaktadır.
Yönetici veya yönetmen hemen her köyde bilinir. Ne zaman, nerede bir oyun çıkarılacaksa önce yönetmenle “oyuncu başıyla” görüşülür, rica veya emir o’na verilir; artık o kişi hazırlığı yapıp oyunu topluluğun karşısına çıkartacaktır.
Bugün bilinen seyirlik oyunlarımızın son yaşatıcıları da ne yazık ki sadece yönetmenlerdir.
Oyun Alanı:
Oyun mekanı, içeri de olsa dışarı da olsa esas olan seyircinin bir daire biçiminde dizilmiş olmasıdır ki dört bir yandan seyir imkanı doğar. Böyle olunca dekor olayı ortadan kalkar. Benzetmek yerine göstermek öne geçer. Esas olan da bu olsa gerek.
Seyirlik oyunlarımız dış mekan olarak genellikle köy meydanında yapılır. Oyunun köy dışına çıkarıldığı görülmemiştir. İç mekan olmaz ise seyircinin fazla olması için geniş salonu olan evler tercih edilmektedir.
Oyun Malzemeleri:
Oyun alanının köy meydanı veya bir salon olacağını belirtmiştik. Eğer bir oyun ormanda geçen bir olayı anlatıyorsa oyun alanı oyuncular tarafından ormanda geçiyormuş gibi bazı sözlerle veya hareketlerle mekan belirlenmektedir. Mesela: Geyik Avı13 oyununda geyiği vurmaya çalışan avcı, seyircileri orman farzedip aralarından onları sağa sola itekleyerek geçmek suretiyle veya “ çat-çut” gibi ayak altında kırılan dalları sesiyle taklit ederek mekanı seyircilere hissettirebilmektedir.
Eğer aksesuar kullanılacaksa sahici, canlı veya yalancı olabilmektedir. Kılıç yerine sopa kullanılması, sandalye yerine eğdirilmiş bir kişinin sırtına oturulması veya tıraş fırçası yerine süpürge kullanılması örnek olarak verilebilir.
Dekorun olmadığı seyirlik oyunlarda kostümler stilize ya da gerçekçi olabilmektedir. Ancak bunlar hep göstermelik kalmaktadır. Çokça görülür; kadın kılığına giren bir erkeğin başında al bir örtü vardır. Ama bıyığı, bacağında şalvarı da dikkat çekebilir. Bir Arap oyununda14 hocanın tesbihi deve pisliğinden, piposu da yağ tavasındandır.
Makyaj olayının ilkel ama pratik yöntemlerle çözüldüğü görülür. Arabın kömür veya tava altının isi ile boyanması, ak kişilerin vurgulanmasında yüze un sürülmesi gibi pratik çareler bulunmuştur. Böylece oyunlarımızda süslü, pahalı ve gösterişten uzak, arındırılmış bir anlayışla seyirci ve oyuncu arasındaki bağı kuvvetlendirmeye ağırlık verilmiştir.
Efekt olayı da oyun anında ve ilgili kişiler tarafından canlı olarak yapılır. Bal Kesme oyununda arının vınıltısı, Değirmen15 oyununda oyuncuların birbirine sarılıp dönerken “Vın-Vın” sesini çıkarmaları tabii ve en önemlisi de sesle beraber oyunun icrasıdır. Özellikle hayvan taklitleri hayli dikkat çekicidir.
Müzik ve Oyunlar:
Bu iki unsur, hemen her seyirlik oyunumuzda mevcuttur. Böyle hallerde haliyle yörenin çalgısı eşlik eder. Neşeli-müzikli bir hazırlıktan sonra oyuna geçilmesi ve oyun içinde de müziğin icrasıyla toplu katılımın gerçekleşmesi önemli bir hususiyettir.
Netice:
Buraya kadar vermeye çalıştığımız bilgilerden sonra şu hususları da belirtmekte yarar var:
Bu oyunlar bizim insanımızı güldürmeye, eğlendirmeye, dileklerini belirtmeye bir araç olarak, yine onlar tarafından korunmaya devam ediyor.
Biz insanımızı ve onun estetik duygularını, yine onun geliştirdiği bu örneklerden hareketle yeniden değerlendirerek çağdaş bir yorum ve teknikle günümüz şartlarına uygun bir duruma sokmak zorundayız..
KAYNAKÇA
1 Mersin Halk Eğitimi Merkezi Müdürü
2 Şerif BOZKURT, Türkiye’de Folklor, Ankara 1976, s.148
3 Köy Seyirlik Oyunlarımızın çok yaygın olduğu yöre Mut’un Çamlıca (Beci), Yalnızcabağ, Tekeli, Çukurbağ köyleridir. Mersin Merkez Yörük yerleşimli köylerde de özellikle “Sinsin” oyunu yaygındır.
4 Mevlüt ÖZKAN, Türk Folkloru Araştırmaları, 19851, s.71
5 Prof.Dr. Şükrü ELÇİN, Halk Ed. Giriş, Kültür ve Tur. Bak.Yy.365, Kültür Eserleri Dizisi,52, s.671-672
6 Yöremizde yapılan bazı çalışmalar: Metin And’ın “Anadolu Halk Dansları ve Halk Tiyatrosunun Özellikle Hayvan Benzetmeleri Bakımından Asya Kökenleri” Adlı makalesinde “Ayı oyunu”, “Katır Oyunu” ve “Sınkurdu Oyunu” yer almaktadır. (II. Milletlerarası Türk Foklor Kongresi Bildirileri III.cilt. Halk Müziği-Oyun-Eğlence. Ankara 1983. 31.s.),
İzzettin Bayır’ın Folktur Sanat’ta yayınlanan “Seyirlik Köylü Oyunları ve Bir Örnek” adlı çalışmasında Silifke’nin Kabasakal Köyünden derlenen bir oyun anlatılmaktadır.(Folktur-Sanat 1. (3). Nisan – Mayıs 1987. 7.s.),
Özcan Seyhan’ın “Silifke’de Arap Oyunu” (TFA.10. (206). Eylül 1966. 4183.s.),
Bekir Uluğ’un “İçel’de Türkmen Oymaklarında Halk Bilgisi İncelemelerinden Evlenme Adetleri, Düğünler” alı çalışmasında yer verdiği seyirlik oyunlar (İçel 1. (6) Haziran 1938.16.s)
Hilmi Dulkadir’in “Mut Seyirlik Oyunları (Anadolu Gazetesi, 31 Mayıs 1984), “ Köy Seyirlik Oyunu: Eskici.” (Yaygın Eğitim Mut Haber Bülteni. 1. (7). 1 Ekim 1984. 8.s.), “Seyirlik Oyunu: Köşker. ((Yaygın Eğitim Mut Haber Bülteni. 1. (8). 1 Ocak 1985. 89.s.), “Taşeli Yöresi Köy Seyirlik Oyunları: Bina Yapma.” Halay 4. (39) Mart 1984. 17.s.),
7 Şerif BOZKURT, a.g.e., s.148
8 Dr. Murat TUNCAY, Köy Seyirlik Oyunlarına Tiyatro bilimci Bir Yaklaşım, Halk Kültürü (1), s.129-132
9 Hilmi Dulkadir, İçel Halk Kültürü Bibliyografyası. TC. Kültür Bakanlığı Yayınları Ankara 1995, 303.s.
10 Hilmi Dulkadir,Bir Seyirlik Oyun ve Düşündürdükleri. Yaygın Eğitim Mut Haber Bülteni. 1 (10), 28 Haziran 1985, 20.s.
11 Hilmi Dulkadir, Taşeli Yöresi Köy Seyirlik Oyunları. Halay Dergisi 4. (39), Mart 1984. 17. s.
12 Hilmi Dulkadir, Seyirlik Oyunları: Et Parası Toplama (Çapar-Kapar). Yaygın Eğitim Mut Haber Bülteni. 1. (9), 1 Nisan 1985. 15.s.
13 Hilmi Dulkadir, Taşeli Yöresi Köy Seyirlik Oyunları: Geyik Avı. Halay.Dergisi 4. (41).Mayıs 1984. 8.s.
14 Hilmi Dulkadir, Mut’ta Seyirlik Oyunları: Arap Oyunu. Yaygın Eğitim Mut Haber Bülteni. 2. (13). 1 Nisan 1986. 20.s.
15 Hilmi Dulkadir, Taşeli Yöresi Köy Seyirlik Oyunları: Değirmen. Halay Dergisi 4. (40). Nisan 1984. 15.s.
Yorumunuzu Ekleyin

Karsın Kurtuluşunu Anlatan Tarihi Bir Kars Kilimi

Kûfi yazılı, gerçek bir sanat eseri iddiası ile sunduğum bu kilimi, Kars'ın Sarıkamış ilçesinin bir dağ köyünde görüp gün yüzüne çıkardım. Kilimle alakalı, yakın tarihe ışık tutan bir de hikaye derledim ancak henüz yayınlamadım.

21,109 Okunma Henüz yorum yapılmamış 28/07/2011 16:59:12

Mut'ta Bulunan Cönklerden Bektaşi Şairleri

1986-87 yıllarında Mut'ta elde ettiğim cönklerden Bektaşi şairlerine ait şiirlerin yer aldığı bir çalışmam yayın aşamasına gelmiştir. Burada şiirleri (bu sayfada 61 şiir) ve cönklerin sayfalar halinde fotograflarının yayınlanmasını uygun buluyorum

18,628 Okunma Henüz yorum yapılmamış 09/04/2011 04:48:20 23/07/2014 06:13:51

Gülek Boğazına Yazık Olmuş!..

Anadolu güneyinde şöyle bir darbımesel vardır: "Din Muhammed dini, boğaz Gülek boğazı"

14,884 Okunma Henüz yorum yapılmamış 17/07/2011 13:05:44

Yörük Keçileri

Bu derleme,19 Şubat 1993'te Mut Hacınuhlu Köyü Karadağ mevkiinde Sarıkeçili Halim Çelik'le yapılan görüşme sonrası kaleme alınmıştır.

13,796 Okunma Henüz yorum yapılmamış 08/04/2011 21:26:56

Sarıkeçililer

Sarıkeçililer; 250 den fazla aile, 500’ü aşkın nüfus, her kış ve her yaz sürekli ve devamlı göçerler.

11,596 Okunma Henüz yorum yapılmamış 29/03/2011 04:34:46

Çakallı Yörükleri

YÖRÜKLER VE ERDEMLİ -ÇAKALLI YÖRÜKLERİNDE DOKUMALAR

11,100 Okunma Henüz yorum yapılmamış 28/03/2011 23:52:28

Tahtacılardan Derlemeler

"Mersin Kızılkaya Köyü Tahtacılarından Derlemeler" Başlığı Altında Aşağıda Yer Alan Yazıda, Orman İşciliğinden Ağaçlara, Tahtacılıktan Aleviliğe Pek Çok Konuda Bilgi Verilmektedir.

10,758 Okunma Henüz yorum yapılmamış 17/04/2011 00:20:06

Mersin’in kurtuluşu

Kurtuluş, Torosları aşan ve sayıları onlarla ifade edlin pekaz bir kuvvetin mücadeleye atılmasıyla başlamış ve Toroslardan kopan bir çığ gibi, Ovaya doğru indikçe büyümüş, gelişmiş, genişlemiş bütün Çukurovalıları içine almış ve birbirine çözülmez bağlarla bağlanan bir bütün olmuştur

9,520 Okunma Henüz yorum yapılmamış 09/04/2011 16:52:47

Son Yörükler

YÖRÜK -TÜRKMEN ÜZERİNE GÖRÜŞLER VE İÇEL'DE SON YÖRÜKLER

9,506 Okunma Henüz yorum yapılmamış 28/03/2011 12:20:22

Yörüklerde El Sanatları

Dokuma sanatı usta - çırak ilişkisi içinde gelişmektedir. Bu durum yanışları bir kalıp halinde hafızalara yerleştirmek suretiyle zamandan kazanmak için gereklidir. Bilinmeyen bir yanışı dokumalarında kullanmazlar

8,928 Okunma Henüz yorum yapılmamış 08/04/2011 22:39:59

Mersin'de Düğünler

Oğlan evinin önüne gelen gelinin başına, güvey ve sağdıç tarafından üzüm, leblebi ve para atılır. Bunun bereket getireceğine inanılır

8,466 Okunma Henüz yorum yapılmamış 12/04/2011 21:47:45

Folklor Çeşitlemeleri

Mersin, aynı zamanda geleneksel kültürümüzü günümüzde bile yaşatabilen nadir yörelerimizdendir. Maddi ve maddi olmayan her türlü geleneksel kültürümüz Mersin Türkmen folkloru içinde yaşamaya devam etmektedir.

7,996 Okunma Henüz yorum yapılmamış 04/04/2011 23:37:16

Alman Yetişkin Eğitimi

F. Almanya’daki yetişkin eğitimi sistemi, bu sistemin nasıl organize ve idare edildiği, yasal dayanağı, finansmanı, katılımcıları ve sistemin içeriği ile ilgili olarak hazırladığım rapor.

7,797 Okunma Henüz yorum yapılmamış 03/04/2011 10:38:50

Akıllı Kız (hikaye)

Silifke Kırtıl Köyünde derlediğim bir halk masalı

7,628 Okunma Henüz yorum yapılmamış 10/04/2011 11:31:36

Çömelek Elma,Üzüm Kültür Şenliği

İlk kez 1994 yılında yapılan şenlik, her yıl Eylül ayının ilk Cumartesi ve Pazar günü düzenlenmektedir.

7,614 Okunma Henüz yorum yapılmamış 17/04/2011 00:27:54

Kırtıl'da Samah Üzerine Derleme

Kendini gözedeceksin, kötü söz söylemeyip birini kırmayacaksın. Kov kovlama; gıybet eyleme, elinle koymadığını elleme, gözünle görmediğini söyleme, gözünle gördüğünü ettiğinle ört, anırma; döktügünü doldur, eline beline diline sahip ol...

6,933 Okunma Henüz yorum yapılmamış 10/04/2011 11:24:50

Karac'oğlan Şenlikleri Üzerine

Karacaoğlan konusunda bir "araştırma merkezi”kurmasını bekleriz

6,884 Okunma Henüz yorum yapılmamış 09/04/2011 11:55:17

Kumaçuru'ndan Derleme (masal)

Saçından kesmiş oğlana vermiş, oğlan cebine katmış. Suyun ortasına varmış, aklına gelmiş. Çıkarıyim bahıyim derkene hadi bakalım suyun içine düşürmüş. Suyun aşağısı da Ali Abbas Hoca'ın gölüne varırımış...

6,375 Okunma Henüz yorum yapılmamış 10/04/2011 11:51:11

Köse İle Dev (masal)

Silifke'nin Kırtıl Köyünde Bahar Gündoğdu'dan derlenen bir halk masalı

6,287 Okunma Henüz yorum yapılmamış 10/04/2011 11:23:53

Zengiltaş (masal)

...Sandığı tutmuş; sandığı tutunca açıverdi miydi, baksa ki bir kız ile oğlan. Ondan sonra o adada, o hocanın kısmeti gelirimiş Hakk taala tarafından. O çocuklar vardı mıydı, ondan sonra kısmetler üç tane inmeye başlamış...

5,987 Okunma Henüz yorum yapılmamış 10/04/2011 11:51:03

Kırk Kulun Anası (Masal)

Oltaları almış, seyirtmiş suyun boyuna varmış. Suya sarkıttı mıydı ip kasılmış, bir çekmiş toskaba.. Toskabıyı almış gelmiş pencereye koymuş.

5,893 Okunma Henüz yorum yapılmamış 10/04/2011 11:35:58

Yükleniyor...